21 Mart 2016 Pazartesi

ÇEVİRİDİR
"GO VE SATRANÇ
Karşılaştırma ayartıcı ve kaçınılmaz olmasına rağmen ürkütücüdür de. Eğer bir satranç oyuncusu Go oynamayı öğrenirse birinci başına gelecek oyunu unutmasıdır. Belki ikinci gelecek olan hatırlamak ve üçüncüsü satrançta daha hızlı ilerlemek için Go oynamaktır.
Evet! Kazaen dördüncüsü Go oynamak için satrancı bırakmak olamaz mı? Sinsi bir düşünceden uzak olarak, yavaş yavaş Satranç ve Go aracılığıyla geldiğim, tek bir nokta var; Go'da naif ve ayartıcı olanın öğrettiği Satrançta naif ve ayartıcı olanın çekimine kapılmamak olduğu. Tek yararlı etkisi bu değil şüphesiz. İki oyun birbirinden çok farklılar, gösterisel olarak da bu böyle, fakat biraz ilerlendiği zaman ikisiniin ortak soysal bağlantısı hızla görülür.
Önce farkları inceleyelim:
Saha: Satrancın tahtası küçük ve üzerinde çok fazla hareket ediliyor. Go alanı çok büyük; yavaş yavaş doluyor ve sınırlanıyor, ta kullanılabilir alan kalmayana dek.
Malzeme: Hepsi partinin başında hazır ve değiş tokuş sonucu yavaş yavaş ortadan kalkıyorlar. Taşlar birbirinden farklı ve tanım itibariyle değişik değerlere sahip: aceminin öğrenmesini zorlaştıran fakat görevini kolaylaştıran farklı hareket kurallarına sahip; onunla ne yapılacağı bilinmeyen aşırı özgürlüğe sahip olunan kodlanmış bir oyun.
Go taşları başlangıçta eş değerlere sahip; oyun sırasında onlara yüklenen özel değerlere sahip olurlar ve bu değerler sürekli değişime uğrar.
Oyunun amacı: Satrançta oyunun amacı yakın, rakibin ölümü, mattır. Go’da biraz daha iyisini yapmaktır, biraz daha fazla toprağa sahip olmaktır. Satrançta ufak bir avantaj kazanmaya yeterli değildir, onu yoketmenin binbir yolu vardır, fakat avantaj yeterliyse kendi kendine büyür.
Go’da avantaj çok küçük bile olsa, zafere yetebilir ve hatta, kurallarda uzlaşım sonucu, hiçlik tümüyle ortadan kaldırılabilir. Ayrıca, avantaj kendi kendine artmaz, onu muhafaza etmesini bilmek gerekir, ve bu oldukça zordur.
Go’da saha ve işgali amacı oluşturur ve rakibin -kısmi- yıkımı, Satranca karşıt olarak bir araçtır.
Oyunların yürüme biçimleri birbirlerinden o kadar farklıdır ki bazıları onların aralarında hiçbir ilişki olmadığını düşünerek, bir benzerlik aramanın hiçbir yararı olmadığını ileri sürerler; herşeyden önce Go, bilgilendirilmesindeki kem kümlerin ve üstesinden gelinecek zorluklar ne olduğu göz önüne alındığında, tamamıyla özgün olduğu görülecektir.

Fakat burada bir paradoks vardır. Bir öğe, biri diğerinde tümüyle olmayan bir kavram, arandığında bulunmaz. Eşdeğerlilik çoğu zaman doğrudan ve açık değildir, fakat onları bulmak için doğasını zorlama gerekmediğinde, mevcutturlar.

İsterse alan, zaman, stratejik ve taktik düşünce, problemler ve etütler, partinin safhaları, tehdit ve ifası, zorlamalı hamleler, inisiyatif seviyesinde olsun, parametreleri farklı da olsa, Go oyuncusunun ve Satranç oyuncusunun hareketlerini birbirine bağlayan açık veya gizli bir köprü vardır. Bu, her iki oyunun da karşılıklı değerini ortaya koyar. " 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder